SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CEMAAT VE’L-İMAME

<< 384 >>

باب: من جلس في المسجد ينتظر الصلاة، وفضل المساجد.

36. Mescid (Cami) de Oturup Namazı Beklemek Ve Mescidlerin Fazileti

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (الملائكة تصلي على أحدكم ما دام في مصلاه، ما لم يحدث: اللهم اغفر له، اللهم ارحمه، لا يزال أحدكم في صلاة ما دامت الصلاة تحبسه، لا يمنعه أن ينقلب إلى أهله إلا الصلاة).

 

[-659-] Ebu Hureyre (r.a.) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Siz'den biri abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde bulunduğu sürece melekler onun için 'Allah'ım onu bağışla! Allah'ım ona merhamet et!' şeklinde dua edip bağışlanma dilerler. Ailesine gitmekten sadece namazın alıkoyduğu siz'den biri, namaz'ı beklediği sürece namaz kılıyor hükmündedir."

 

 

AÇIKLAMA:     ('Allah'ım onu bağışla! Allah'ım ona merhamet et!') Bu hadis şu ayet ile örtüşmektedir: "Melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yeryüzünde bulu­nanlar için bağışlanma dilerler.[Ğafir / Mu'min 7]

 

Meleklerin bağışlanma dilemesinin sırrı şu şekilde izah edilmiştir: Melekler insanoğlunun davranışlarına muttali olur. Yaptıklan isyanların ve itaatteki ku­surların farkında olurlar. Bu yüzden sadece onlar için bağışlanma dilemekle yetinirler. Çünkü def-i mefsedet, celb-i menfaatten önce gelir. Bir an için insanlar arasında günahtan korunan ve itaatte kusur etmeyen birilerinin olduğunu farz edelim. Bu durumda o insanlara yapılan mağfiretin mukabili kadar sevap verilir.

 

 

حدثنا محمد بن بشار قال: حدثنا يحيى، عن عبيد الله قال: حدثني خبيب بن عبد الرحمن، عن حفص بن عاصم، عن أبي هريرة،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (سبعة يظلهم الله في ظله: الإمام العادل، وشاب نشأ في عبادة ربه، ورجل قلبه معلق في المساجد، ورجلان تحابا في الله اجتمعا عليه وتفرقا عليه، ورجل طلبته امرأة ذات منصب وجمال، فقال إني أخاف الله، ورجل تصدق، اخفى حتى لا تعلم شماله ما تنفق يمينه، ورجل ذكر الله خاليا، ففاضت عيناه).

 

[-660-] Ebu Hureyre (r.a.) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Şu yedi kişiyi Allah Teala, kendi gölgesinden başka bir gölgenin olmadığı günde gölgelendirecektir: Adil yönetici. Rabbine ibadetle yetişen genç. Kalbi camilere bağlı olan adam. Allah için birbirlerini seven iki adam. Bir araya gelince de Allah için bir araya gelir, ayrılınca da Allah İçin ayrılırlar. Makam ve güzellik sahibi bir kadın'ın kendisini zinaya davet etmesi durumunda 'Ben Allah'tan korkarım' diye cevap veren kimse. Sağ elinin infak ettiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli hayır ve hasenatta bulunan kişi. Yalnız başına iken Allah'ı andığı zaman gözleri dolan kimse.

 

Tekrar: 1432, 6479, 6806.

 

 

AÇIKLAMA:     (Adil yönetici) Buradaki yöneticiden maksat, en üst düzey yönetici yani ha­life / devlet başkanı’dır. Aynı zamanda Müslümanların İşlerini yürütme görevini üstlenen ve adaletli davranan herkesi kapsar. Nitekim bu yorumumuzu, İmam Müslim'in Abdullah İbn Amr'dan merfu1 olarak naklettiği şu rivayet de destekler: "Adaletli davrananlar, Allah katında Rahman’ın sağında bulunan nur­dan minberler üzerindedirler. Onlar yönetimlerinde, aile içi kararla­rında ve üstlendikleri vazifelerde adil davranırlar."

 

Bu kavram en güzel şu şekilde açıklanmıştır: Adil, İfrat ve tefrite kaçmadan her şeyi yerli yerine koyarak Allah'ın emrini gözeten kimsedir.

 

Adaletli olmanın herkese faydası dokunduğu için yöneticinin âdil olması önce zikredilmiştir.

 

(genç) Hadiste sadece genç zikredilmiştir. Çünkü gençlerin şehvetlerine ye­nik düşme tehlikesi daha fazladır. Zira onların nevalarına göre hareket etme dürtüleri daha güçlüdür. Bununla birlikte ibadete sıkı sıkıya devam etmek, daha zordur ve takvanın üstünlüğüne delalet eder.

 

(Kalbi camilere bağlı olan adam) Selman rivayetinde "onları sevdiği için" şeklinde İlave bir ibare vardır.

 

(Bir araya gelince de Allah için bir araya gelir, ayrılınca da Allah için ayrılır­lar.) Bu ifade şu anlama gelir: "İster hakiki olarak bîr araya gelsinler isterse be­denen ayrı yerlerde olsunlar ölünceye kadar birbirlerine karşı dinî sevgi besle­meye devam ederler. Bu sevgilerini dünyalık bir şeyle bozmazlar."

 

(Makam ve güzellik sahibi bir kadının kendisini zinaya davet etmesi) Nebi s.a.v. hadisin bu kısmında kadını, Arap âdetlerine göre en üstün özelliklerle tavsif etmiştir. Bu özelliklerde ki kadına olan rağbet, hayli fazladır. Zira bir yanda sosyal konum ve parayı getiren makam diğer yanda güzellik söz konusudur. Çok az kadında bu iki özellik bir arada bulunur. İbnu'l-Mübarek bu hadisi naklederken "kendisine" diye bir fazlalık ile birlikte zikretmiş­tir. Beyhakî "Şuabu'l-îmân"da bu rivayeti "Kendisini ona sundu" şeklinde nakletmiştir. Hadisten, kadının erkeği zinaya çağırdığı anlaşılıyor. Nitekim Kurtubî kesin bir şekilde bunu açıklamıştır. Başka bir görüşe yer vermemiştir.

 

('Ben Allah'tan korkanm') İlk akla gelen manaya göre, kişi bu sözü diliyle söyler. Bununla kadını çirkin ahlâkından çevirmeye çalışır. Nitekim Kadı Iyâz Kurtubî'nin şöyle dediğini bildirmiştir: "Bu söz Allah korkusunun şiddetinden, takvanın güçlü olmasından ve hayadan ileri gelir."

 

Bu Kurtubî, tefsir yazarı meşhur İmam Kurtubî (ö. 671) değildir. Çünkü Kadı İyad ondan önce yaşamış ve 544 de vefat etmiştir. Aynı zamanda İbn Hacer'İn Kurtubî olarak sürekli bahsettiği "Müfhim" adlı Müslim şerhinin sahibi de değildir. Zira o da 656'da vefat etmiştir. Muhtemelen bu Kurtubî, İbn Battal el-Kurtubî {ö. 449) olabilir. [Mütercim]

 

Bu ifade Ahmed İbn Hanbel rivayetinde ..... şeklinde nakledilmiştir.

 

(Allah'ı andığı) Bu ifade diliyle veya kalbiyle Allah'ı andığı zaman manasına gelir.

(gözleri dolar) Yani gözlerinden göz yaşları boşalır.

 

Önemli Açıklama: Bu hadiste sadece erkeklerin zikredilmesinin bir manası yoktur. Aksine ka­dınlar da, anlatılan hususlarda onlarla aynıdır. Ancak devlet başkanlığı meselesi bunun dışında yer alır. Yine de çoluk çocuğu bulunan ve onlara adaletle davra­nan kadınlar âdil yönetici kapsamına girer. Camilere bağlı olma hususunda da kadınlar farklıdır. Zira onların evlerinde namaz kılmaları, camide namaz kılmala­rından daha hayırlıdır. Bunun dışında hadiste geçen her konuda kadınlar ile erkekler müşterektir. Erkeği zinaya davet eden kadın konusunda bile ortaktırlar. Çünkü kadın için de, yakışıklı bir delikanlının onu çirkin fiili İşlemeye davet et­mesi düşünülebilir. O da, buna ihtiyacı olmasına rağmen Allah korkusundan dolayı yüz çevirir.

 

 

حدثنا قتيبة قال: حدثنا إسماعيل بن جعفر، عن حميد قال: سئل أنس: هل اتخذ رسول الله صلى الله عليه وسلم خاتما؟ فقال: نعم، أخر ليلة صلاة العشاء إلى شطر الليل، ثم أقبل علينا بوجهه بعد ما صلى، فقال: (صلى الناس ورقدوا، ولم تزالوا في صلاة من انتظرتموها). قال: فكأني أنظر إلى وبيض خاتمه.

 

[-661-] Humeyd şöyle nakletmiştir: "Enes'e 'Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemyüzük kullandı mı?' diye sordular. O da şöyle cevap verdi: Evet, bir defasında yatsı namazını gece yarısına kadar geciktirmişti. Namaz kıldırdıktan sonra yüzünü bize çevirip şöyle buyurdu: 'insanlar namaz kıldı ve uyudu. Sizler, namazı beklediğiniz sürece namaz kılıyor hükmündesiniz.

 

Sonra Enes şöyle dedi: Sanki hâlâ yüzüğünün parlaklığını görür gibiyim."